ALGI VE ALGI YÖNETİMİ KONUSUNDA BİR KAÇ SÖZ
Algı yönetimi, ilk defa ABD ordusu tarafından ortaya atılan
ve dünyada ABD politikalarını kabullendirme yöntemi olarak kullanılan bir
olgudur. Algıyı şöyle tarif etmek mümkündür: nesnel dünyayı ve zihinsel
algıları duyular yoluyla öznel bilince aktarma eylemidir. İnsanları harekete
geçiren ve hareketlerinin yönlerini belirleyen, onların düşünceleri, umutları,
inançları kısaca arzuları, ihtiyaçları ve korkularıdır. Bu şu anlama
gelmektedir; İnsanların faaliyetlerini, yönelimlerini bireylerin arzu, inanç,
ihtiyaç ve hatta korkularına göre de yönlendirmek mümkündür. Fiziksel
algılarımız daha zor yönetilir ama imkansız değildir. Zihinsel algılarımız dış
yönlendirmelere daha açıktır. Bu da kandırılma tehlikesini arttırmaktadır. Çünkü
davranış biçimlerimizin belirlenmesinde akıl ve mantıklarımızdan çok,
duygularımız belirleyici olmaktadır. Burada algıda seçiciliğin cazibesini inkar
edemeyiz. Kişilerin bellekleri, umutları, ihtiyaçları, korkuları, beklentileri aynı olguyu farklı algılamalarına ve bilince
kazımalarına neden olabilir. Algı yönetiminin temel amacı kişilerin, kitlelerin
gerçek ve illüzyon arasındaki seçimlerini zorlaştırarak arzuladıkları yere yönlendirmektir.
Dolayısı ile algı yönetimi, yanlış “bilginin” üretildiği yada abartıldığı yada
çarpıtıldığı araç olarak kullanılmasıdır. Gerçeğin üzeri gerçek olmayanla
örtüldüğünde yada olmayan varmış gibi gösterildiğinde artık ortada gerçek
yerine “ simülasyon” yani dezenformasyon kalacaktır. Böyle olunca da, yaratılan
algı yumuşak bir güç olarak kitlelerin zihnini fethedip bakış tarzlarını, eylemliliklerini
bu yöntemi kullananların amaçlarına uygun hale getirecektir. Algı yaratanlarla
kişilerin ve kitlelerin amaçları çakışıyor ise, yaratılan algıyı bilinç
düzeyine çıkarma daha kolay olmaktadır. Son zamanlarda algı yönetimi Türkiye de
bütün çevreler tarafından görsel ve sosyal medyanın da olanaklarıyla çokça
kullanılmaya başlandı…Aydın olarak adlandırılan kesim de, üretememenin
çaresizliğiyle algı yönetiminin bir parçası haline gelmişlerdir…
Peki, tüm bu algı yöneticilerine karşı bizler gerçek
olguları nasıl yakalayacağız? Bu dezenformasyondan kendimizi nasıl koruyacağız?
Tek yolu önümüze konan her bilgiyi kimin getirdiğine bakmaksızın sorgulamaktan
geçmektedir…Sunulan verilerin gerçekliğini araştırmaktan geçmektedir…Bilimselliğe
dört elle sarılmamızdan geçmektedir…Aklımızı ve bilincimizi başkalarına teslim
etmemekten geçiyor…Araştırmaktan, sorgulamaktan, duygularımıza sahip çıkmaktan
ve birey olmaktan geçiyor…gerçeği yakalamak elimizdedir.