Ortadoğu, dolayısı ile İslam dünyası Emperyal güçler
tarafından sürekli bir kaos ortamında tutulmaktadır."Eee! o halklarda
oyuna gelmesin" genellemesini bir tarafa bırakırsak,Emperyal güçlerin
kendi çıkarları uğruna( o ülkelerin yeraltı-üstü zenginliklerine el
koymak,istikrarsızlaştırarak gelişmelerine engel olmak ve silah satmak v.b)
ikiyüzlülüklerini net şekilde gözlemlemek mümkün.Her şeyi demokrasi ve
ant-terör uğruna yaptıklarını söylüyorlar.Söylüyorlar da;Mısır'da darbeyi
destekliyorlar,Suudi Arabistan,BAE, Bahreyn gibi ülkelerdeki diktatörlükle
sarmaş-dolaş yaşayabiliyorlar.Dertlerinin demokrasi ve terör olmadığı
açık...Türkiye için besledikleri emeller ve girişimler bu çerçevede ele
alınabilinir.
Gelelim Suriye'nin içine düşürüldüğü mevcut durumda
Kürtlerin ve Türkiye'nin tutumuna.Bugüne kadar "nüfus cüzdanı" bile
olmayan Suriyeli Kürtlerin mevcut durumu lehlerine çevirmek istemeleri
anlaşılabilir bir şeydir.Uluslararası güçlerin at koşturduğu bu coğrafyada bunu
tek başlarına başarmaları mümkün değil.Kendi dışlarındaki güçlü aktörlerle veya
aktörle birlikte hareket etmek gibi bir
zorunlulukları vardır.
Suriyeli Kürtlerin hangi aktörlerle hareket ettiklerinden
önce,kendileri için nasıl bir çözüm öngördükleri ve Dünyadaki örneklerine bir
göz atalım...
1-Akla gelen ilk çözüm,bağımsız
bir devlet ilanıdır.Suriyeli Kürtlerin kendileri de dahil olmak üzere
şimdilik böyle bir talebi ileri süren yok...
.
2-Özerklik Modeli...Bu
modelde kendi içinde bir çok alt model içermektedir.Bunlara bir bakalım...
A) Moldova/Transnistra
Modeli: Rusya'ya bağlı ve Rusya destekli bir model. Rusya'nın dışında hiç
bir ülke ve BM tarafından tanınmıyor....Yani iç yönetimde bağımsız(!), dıştan
himayeli...Kürtler böyle bir modeli benimser ise,himayeci kim olacak? ABD,Rusya,Türkiye,İran
gibi ülkelerden biri...ABD'nin dışında bu çözüme yakın duran yok...ABD,hem
Kürtleri elinin altında bulundurmak hem de Türkiye'ye karşı bir istikrarsızlık
unsuru olarak kullanmak amacıyla bu modele yakın duruyor...Kürtlerin sadece
ABD'nin desteklediği ve himaye ettiği bu çözümü kabul etmeleri durumunda hayal kırıklığı yaşamaları çok büyük bir ihtimaldir...Kürtlerin, tek bir güce dayanarak adım atmaları durumunda,bu gücün
desteğini çekmesi halinde devamlılığının olmayacağını görmemeleri, Kürtler açısından büyük hayal kırıklıkları yaratabilir...
B) Kosova Modeli:Birçok ülke tarafından tanınan ve uluslararası güçler tarafından korunup-kollanan bir model...Ki, Kosova'da NATO müdahalesi vardı ve Kısaca "otonomiden fazlasını,bağımsızlıktan azını" öngören model olarak da tarif edebiliriz...Bu modelin Suriyeli Kürtler açısından hayata geçmesinin önündeki en büyük engel NATO üyesi Türkiyedir....Bu model Türkiyeyi daha fazla Kürt karşıtı yapmaya ve ABD karşıtı güçlerle işbirliğine sürükleme ptansiyeli taşımaktadır.Kürtlerin en çok rıza gösterecekleri modellerden birisi budur.Ne var ki,bu çözümü isteyenlerin BM,Rusyayı İran'ı ve Türkiyeyi ikna etmeleri gerekmektedir...
C) Cezayir Modeli: Cezayir'de 150 bini aşkın kişinin
ölümünün ardından 2000 yılı başlarında, asker ve sivil tüm taraflar aynı
masanın etrafında buluştu. Komisyonlarda çeşitli çözümler ele alındı ve
nihayetinde kabul edilen çözüm referanduma götürüldü. 'Barış ve Ulusal Uzlaşma
Sözleşmesi' adı verilen çözüm, şiddetten bıkan ve geçmişi geride bırakmak
isteyen halkın yüzde 97'lik desteğiyle referandumda kabul gördü. Bu modeli,Suriye yönetiminin gevşek ve
kendisine bağlı özerkliği kabul etmesi durumu olarak da tarif edebiliriz.Suriye
mevcut yönetiminin durumu, muhtemel gelecek yönetimin kimlerden oluşacağı ve
tutumu, Kürtlerin buna ikna olup olmayacakları belli olmadığı için şimdiden bir
şey söylemek mümkün değil...
D) Kürdistan Bölgesel
Yönetimi Modeli:Bu modelin hayata geçmesi için başta Türkiye ve Suriye
olmak üzere bölgedeki bir çok gücün PKK/PYD/YPG ile masaya oturması gerekir. PKK'yı
da taraflar arasında sayıyorum.Çünkü;PYD/YPG'nin bütün strateji ve
taktiklerinin arkasında PKK vardır.Ancak şu anda tarafların bir masada
oturmaktan çok "galip" gelmeyi,"diz çöktürmeyi" esas
aldıklarını söyleyebiliriz. PKK'nın "konjonktürel durumu" kendi
lehine çevirme umudu taşıması, onu Türkiye ile savaşmaya,mahallelerde
"özerklik" ilanına,hendek kazmaya götürmesi gibi nedenleri de
sayarsak, şimdilik bu modelin önünde çok büyük engellerin olduğunu teslim
edebiliriz.
Suriye Kürtleri için öngörülen çözümler bölgedeki, özellikle Türkiye'deki Kürtleri de yakından ilgilendirdiğinden Türkiye'nin
tutumu ve kendi Kürtlerine bakışı önemlidir.
Akılcı yaklaşımlar yerine
"Skorer" yaklaşımların benimsenmesi (ben senden daha fazla öldürdüm)
sorunun çözümüne hiçbir katkı sunmamıştır,sunmayacağı da açıktır...Eğer Türkiye
"üniter devlet" kaygısını ve parçalanma korkusunu aşabilirse,diğer
ülkelerdeki Kürtlerle iyi ilişkiler
kurabilirse, bu Türkiye Kürtleri dahil bölgedeki tüm Kürtleri kazanmasına ve
kendisinin de rahatlamasına neden olacaktır.Ve yine Türkiye, Suriye Kürtleri
ile diyalog başarabilseydi,Kürtler bir tane Kürdün bile olmadığı Rakka'da ABD askerleri yerine ölüme gitmiş
olmayacaklardı...
Türkiye'nin "elinde silah olana el uzatmayız"
söylemi,PKK'nın silah bırakmasını ,PYD/YPG'nin Türkiye'ye yönelik eylemlerden
vazgeçmesini "masa" için zorunlu kılmaktadır.
Umarım çözüm için akılcı
yöntemler bulunarak bu kadar kanın akmasına son verilir...