Türkiye hep
çalkantılar ülkesi oldu.Bunun temel nedeni demokrasi yoksunluğudur.Kürt
korkusu,komünist korkusu,dindar ve alevi korkusu hep demokrasinin önüne dikildi,
gerekçe yapıldı.
Yine
çalkantılı günler yaşıyoruz. İçte ve dışta tam bir toz bulutu hakim.Bu da
doğrulara ulaşmayı güçleştiriyor.
Dünyadaki
güç odakları kendileri dışında huzur ve istikrar istemiyor olabilirler ve
bunun için çaba da sarf ediyor olabilirler.Bunu boşa çıkarmanın yolu
hukuka,adalete,eşitliğe ve özgürlüğe dört elle sarılmaktan geçer.
FTÖ/PDY nın
yaptıkları ve planları Türkiye'nin nasıl bir tehlikeyle karşı-karşıya olduğunu
gösteriyor.Bunun temel nedeni yukarıda söylediğim gibi, ülkenin demokratik
ilkeler yerine meşru olmayan olgulara pirim verilmesinden kaynaklanıyor.Ülke yönetimini seçilmişler yerine başka unsurlara verirseniz gelinen nokta da bu
olur.
Şu aşamada böyle bir örgütün devleti ele geçirme aşamasına gelmesinde
kimlerin daha çok rolü olduğundan öte, neden buna fırsat verildiği konusunu
tartışmak gerekir.
Yetmişlerin sonundan başlayarak tüm hükumetler ve
darbeciler tarafından neden korunup kollandı,devletin yapması gereken bir çok iş neden
bu eli kanlı örgüte havale edildi?
Devletini,milletini bu kadar seven bir adam
neden CİA referanslı olarak ABD de kalıyor?...Milyar dolarları neden yurt
dışına kaçırıyor? Devletin tüm olanakları ayaklarının altına serilmesine
karşın, bununla yetinmeyip neden devleti "anahtar teslim" almak
istiyor?
Devleti
"anahtar teslim" almak için yasa dışı her yolu deneyen bu örgütün
"inlerine" girilmeli...Bu günkü iktidarın söz konusu terör örgütünün "inlerine"
girmesi çok zor olmamalı...Çünkü bu "inlerin" oluşmasında herkesten
daha çok AKP'nin günahları ve yardımları vardır.
Bunu
yaparken kılcal damarlarla uğraşmak yerine ana damarları rezeke (kesmek) etmek ve
ülkede mağdurlar ordusu yaratmamak gerekir.
"Deydi-deymedi"
diyerek memurları,iş adamlarını işinden,aşından etmek doru değildir.
Bir tümör
yok edilirken sağlam organlara zarar vermemek esas alınmalıdır.
Türkiye'nin kapanmayan,sağaltılamayan yarası "Kürt Sorununa" yaklaşımda sorunlu gözüküyor.
Devletin silahlı
guruplara karşı silah kullanması kaçınılmazdır. Ama silahlı gurupların neden
ortaya çıktıkları üzerinde düşünülmez ve tedbir alırken "neden" göz
ardı edilirse çözüme ulaşmak mümkün değildir. PKK yı cezalandırma adına Kürtler
cezalandırılmamalıdır.
Başbakan o
bölgeye yüz milyar dolarları aşan yatırımlar yapılacağını
söylüyor.Başarılabilinirse çok iyi.Ne var ki;Kürt sorunu ekonomik durumdan
ibaret değildir.
Başbakan siyasi çözümle ilgili tek kelime etmedi.Bir Kürt yurttaş
şöyle diyor: "İsterseniz tüm yollarımızı,kaldırımlarımızı altından
döşeyin.Bize anayasal eşit yurttaşlık hakkımızı ve anadilde eğitim hakkımızı
vermediğiniz sürece bir anlamı yok".
Devlet/Hükumet çözüm
istiyorsa,terörün bitmesini istiyorsa yukarıdaki talepleri görmemezlikten
gelmemelidir.Aksi taktirde Türkiye'nin tüm bütçesini oraya harcayın, tüm
silahlı kuvvetlerini oraya yığın terörü bitiremezsiniz.
Cumhuriyet tarihi
boyunca hiçbir hükumetin cesaret edemediği adımları attığınız biliniyor.Demek
ki,atılan adımlar sorunun çözümü için yeterli değil.
Diğer
taraftan FETÖ ile mücadelede dikkat edilmesi gereken hususlar PKK ile mücadele
ederken de esas alınmalıdır.Binlerce öğretmen( ki bunların çoğu PKK ya karşıdır) 29 aralık
Ankara katliamını protesto etmek için bir günlük işi bırakmaları nedeniyle
açığa alındı.Kürtleri PKK nın kucağına iterek PKK ile mücadele edemezsiniz. PKK
nın sizin yarattığınız mağdurlar ordusundan memnun olduğunu tahmin etmek zor
olmasa gerek.
Naçizane hükümete
önerim şu: YUMURTAYI BALYOZLA KIRMAYIN !!!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder