Türkiye
doksan küsur yıl sonra, 16 Nisan 2017 de demokratik yollardan yönetimsel sistem
değişikliğini gerçekleştirerek,köklü bir reform sürecinin önünü açmıştır.
Hep dile
getirdiğimiz gibi,yeni süreçte başta siyasi özne olmak üzere dil de,eylem de,söylem
de değişmek zorundadır.Sadece buna ayak uyduran partiler,siyasiler,sivil
yapılar ayakta
durabilecektir.Çünkü;gündemi kısır siyasi tartışmalar değil, ülke siyasetinin
çok boyutlu dinamikleri belirleyecektir.
Başta
seçilmiş ve partili CB müessesesi,ucube "tarafsızlık" tabusundan
kurtularak reel ve yasal duruma kavuşmuş ve gelişmenin,hızlı karar almanın,her
türlü vesayetin önündeki engellerin yıkılmasının motor gücü haline gelmiştir.Yani
vesayetin değil, halka dayanan güçlü liderliğin kendini mecbur kıldığı döneme
girilmiştir.Yalana ve hayale dayanan siyaset kendisini gerçekçi projeleri olan
siyasete bırakacaktır.
Değişen
dünyayı iyi okuyan,analiz eden ve buna uygun politikalar geliştiren güçlü
temsiliyetler kendisini dayatacaktır.
21 Mayısta
yapılacak AK PATİ 3.olağanüstü büyük kongresinin duyurusu gelecek adına olumlu
sinyaller veriyor.Yeni döneme "YENİ ATILIM DÖNEMİ"adını
vererek,altını da "DEMOKRASİ.DEĞİŞİM.REFORM" söylemleriyle doldurulmuş
olması umut vericidir. Bu AK PARTİ'nin demokrasi güçlerine sırtını
dönmeyeceğinin,eleştiri ve önerileri görmezlikten gelmeyeceğinin güçlü emaresi
olarak görülebilir.
Öteden beri söyleye
geldiğimiz gibi, alt yapılar,yatırımlar kısaca ekonomi önemli.Huzur,güven
demokrasi yoksa ekonomi topal kalmaya mahkumdur.Ekmek kadar özgürlük demokrasi
de temel ihtiyaçtır.Değişen dünyada,gelişen Türkiye'de buna uygun politikalar
üretemeyen siyasetlerin varlıklarını sürdürmeleri mümkün değildir.
Önümüzde çok
ciddi sorunlar var. Kürtlerin sorunlarından Alevilerin sorunlarına,seçim
sorunundan partiler sorununa,ifade ve örgütlenme sorunundan basın-yayın
sorununa kadar kafa yormamız gereken sorunlar...
Hepimize
kolay gelsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder