KÜRT SORUNU VE ÇATIŞMAZLIK
Seçime giderken çatışmalı bir ortam yaşıyoruz...Kimin çatışmayı başlattığı tartışması geride kalmıştır ve bir yarar da sağlamaz. Asıl konuşmamız gereken konu bu kanı nasıl dur-duracağımız konusudur.Şahsi düşüncelerim var. Şöyle ki; Daha önceki tarihleri bir tarafa bırakırsak, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtlere karşı asimilasyoncu, inkarcı,zulme dayalı politikalar uygulandı...Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı haklarının teslim edilmesi gerekir... Ve bu anayasal güvence altına alınmalı... Eşit vatandaşlık, ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi v. b Bunlar sağlandığında silahın gerekçesi de kalmaz... Kimileri bu haklar ancak silahla olur diyor ve silah kullanıyor... Ama bu yöntem benim tasvip ettiğim yöntem değil. İnsan yaşamı üzerinden hedeflere ulaşmayı hiçbir zaman savunmadım, şimdide savunmuyorum... Ama silah olmaz ise devlet yada hükumet bir adım atmaz itirazlarına da itiraz ediyorum... 30 yıllık savaş ve 50 bin ölüm bir yere getirmedi... Her zaman demokrasiye ve demokratik yollara inancım tamdır... Ama şu anda da mevcut bir durum var ve bu durumu yok sayamayız... Hükumet PKK ile mücadeleden ayrı olarak, önce Kürtlerin demokratik hakları için adım atmalı ve demokratik kuruluşlar da buna hükumeti zorlamalı. Madem ki,Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı hakları var; öyleyse bunu pazarlık konusu değil demokrasi sorunu olarak görmek ve adım atmak gerekir...Buna rağmen silahlar susmuyorsa, silahı savunanların halktan gerekli desteği görmesi mümkün olamaz. Peki,ilk adım nasıl atılacak? Bence, seçim hükumetine HDP nin katılmasını ve AKP ile aynı hükumette yer almasını PKK fırsata çevirip, şart ileri sürmeden silahları susturabilir ve müzakerelerin başlamasına ortam hazırlayabilir ... Müzakereler devam ederken barışın ruhuna aykırı hareketlerden kaçınılmalı...HDP ve AKP en iyi anlaşabilecek partilerdir...bu, seçim sonrası daha da net görülmeye başlandı..Ne HDP nin ne de AKP nin diğer mevcut partilerle anlaşmaları mümkün görünmüyor...MHP yi tamamen bir tarafa bırakalım...CHP nin anayasanın ilk dört maddesi için kırmızı çizgileri var...Oysa mevcut anayasanın ilk dört maddesi değişmeden Kürtler eşit yurttaşlık hakkını elde edebilirler mi? Mümkün değil...Hem bu ırkçı maddelerde ısrar edeceksin hem de "Kürt sorununu ben çözerim" diyeceksin...Öyleyse HDP ve AKP biri birlerine çelme atmayı temel hedef haline getirip, düşmanlık temelinde yaklaşımlardan vazgeçmelidirler. Bu kandil ve İmral'ı için de geçerli..Selehattin Demirtaş'ın 7 haziran seçimleri açıklanır açıklanmaz "biz AKP ile asla koalisyon kurmayız" açıklaması yapması çözüme ve barışa katkı sunmamıştır...Bu açıklamanın anlamı şudur: 1-Ben CHP ve MHP ile bu sorunu çözerim...2- Ben çözümün tarafı olamam,diğer partiler bir araya gelsin ve çözsünler (MHP asla HDP ile aynı hükumette olamam dediğine göre)
CHP ve AKP nin bırakalım çözüm konusunda anlaşmalarını,koalisyon kuramayacakları ayan beyan açıktı...Çünkü; Ya CHP geçmişte AKP/RTE için söylediklerinden vazgeçecek,hata yapmışız diyecek ya da AKP 13 yıllık icraatlarını inkar edip, siz haklıymışsınız diyecek...her ikisi de olmayacağına göre bu koalisyonda olmazdı ve nitekim olmadı...Sonuç olarak iyi- kötü bir müzakere yürüten HDP/PKK ile AKP arasındaki uzlaşma çok daha olanaklı ve gereklidir. Öyleyse bu saydığım taraflar biri birlerini düşman ilan etmekten vazgeçip çözüme odaklanmalıdırlar...İnat çocuklarımızın cesetlerini artırmaktan başka işe yaramıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder