BAŞBAKANIM KONUŞUYOR
Başbakanım konuşuyor! Hem de yüksek sesle konuşuyor. Sesi
kısılıncaya kadar yüksekten konuşuyor...Diyor ki "Tüm dağlardan, tüm
ovalardan, tüm şehirlerden,tüm ilçelerden,tüm sokaklardan temizleninceye
kadar..." Başbakan gözlüklerinin arkasından kızgınlığını beli ede-ede
konuşuyor.Ordusuyla,polisiyle,özel timiyle,generaliyle övüne,övüne
konuşuyor...Parmağını sallıyor "hendeklere gömeceğiz" diyor..."
Mecliste de hesap soracağız" diyor...Sesinden,gözlerinden,yüreğinden öfke
yayarak konuşuyor...Ama! Ama! Çözüme ilişkin tek kelime etmiyor..."
Evlerine,işlerine,okullarına geri dönecekler" diyor...Oysa
evlerinden,okullarından,işlerinden uzaklaşmadan da çare
yaratılabilinirdi...Asıl sorunu görmeyip, sonuçlarıyla uğraşmak halkı tatmin
etmiyor...Sorun "Kürtlük" sorunudur hocam! Siz bu halkın su içtikleri
tasları altından yapsanız da onların yüreğini kazanamazsınız...Sorun "kimlik"
meseledir hocam!
Başbakan bağıra,bağıra konuşuyor! "Batıdaki her bir
esnaf, doğudaki bir esnafı kardeş seçsin" diyor. Hocam! Çözüm bu değil...Vallahi bu değil, billahi bu değil! Eşiniz
doktor,ona sorun...Apseye neşteri vurmazsanız,antibiyotik,pansuman kar
etmez...Sizin kullandığınız "gücü" yüz yıldır kullandılar...Yanlışı
kanıtlanmış deneylerden doğru çıkarmaya kalkmayın! Yaraya neşter vurun hocam!
Kürtlük deyin,eşit vatandaşlık deyin,çok dillilik,çok kültürlülük deyin...Bunu
biliyoruz ve bu konuda planlarımız var deyin... Gerekirse Apo'ya gidin,
gerekirse Kandil'e gidin ve çocuklarımızın ölümlerini durdurun...Cesetlerin çokluğu
bizi çözüme götürmüyor hocam! PKK'yi yok etmeye değil, PKK'yi var eden
koşulları yok etmeye odaklanın...Sorunun tanısını doğru koyun ki,tedavisini
doğru yapabilesiniz...
Siz partinizin
gençlerine seslenirken "Vuracağız,kıracağız" diyorsunuz ama, Kürtler
sizden kalıcı çözüme ilişkin sözler duymak istiyor.Halk geleceğe ilişkin,huzura
ilişkin,Kürtlüğüne ilişkin bir şeyler içermeyen konuşmaları duymuyor...Sadece
sizi değil, PKK'yi de duymuyor...Halk iki taraftan da korkuyor...Halkın
korkularını bitirin hocam! Sizin tanklarınızdan da,diğer tarafın hendeklerinden de bu
halk korkuyor..."Özyönetim" den de, "söz yönetim"den de anlamıyor...Halk
kimliğini,kimliğinden kaynaklı haklarını talep ediyor...Mısır'daki sağır
sultanın bildiğini sizin bilmemeniz düşünülemez...
Siz ki,bir hoca olarak kürsülerin, masaların adamısınız...Devrilen
masaları,kürsüleri yeniden kurun...Bu kan-revan kimseye hayır
getirmez...Buradan kimseye bir "galibiyet" çıkmaz.Hocam, siz aynı
zamanda bir babasınız. Çocuklarınızı döve,döve mi büyüttünüz? Yani ikna,
müzakere yöntemini tüm koşullarda kullanmış olabildiğinizi düşünüyorum...Kürt
sorununa gelince neden şiddet sarmalına dayanıyorsunuz?
Başbakan konuşuyor! "İnlerine gireceğiz" Tarih
bunları kahramanlık olarak yazmayacak hocam! "Etkisiz hale getirilen"
cesetlerin sayısı sizin hayırla anılmanızı sağlamayacaktır..." PKK yaptıklarını
görmezden mi gelelim?" diyebilirsiniz...Görün ama,asıl mesele PKK'yi var
eden koşulları yok etmek değil midir? Siz bir hocasınız ve neden-sonuç
ilişkisini daha iyi bilirsiniz. Neden ortadan kalkınca,sonuçta kalkar.
Yani hocam, yağıp gürlemek yerine,yakıp-yıkmak yerine, can
alıp can vermek yerine Kürtlere çözüm
sunun!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder