"Hoş geldin bebek /yaşama sırası sende" demişti Nazım deden. Ama
bu sefer onun dediği gibi bu dünyada senin yolunu "kuş palazı,boğmaca,kara
çiçek...filan" beklemiyor. Sağlıkçı amcaların,teyzelerin bu hastalıklardan
seni korumanın yolunu buldular...Ama anlamsız savaşlardan seni koruyamadılar...
"Şimdi senin yolunu,tren kazası,uçak kazası filan" dan önce,
coğrafyandaki savaşlardan kaçırılırken azgın sularda bot kazası ve sahile körpe
bedeninin vurması bekliyor...
"Hoş geldin bebek/ seni bekliyor işsizlik,açlık filan". Eğer Sur
içinde,Silopi de,Cizre de, Suriye de,Irak da dünyaya geldinse; açlıktan,
işsizlikten önce seni dinamitler,roket atarlar,keskin nişancılar bekliyor...
Diyarbakır da doğduysan bebek, Anzele de (ayn-ı-zülal) yüzüp,Haram Sudan
atlayıp, Erbedaş da aşk türküleri söylemeyi aklından geçirme! Şimdi o sulara
senin de kanını karıştırdılar...
Sen ancak anne karnında gezebildin Aşefçiler Çarşısını,Çarsiya Şewitiyi...
Artık Dört Ayaklı Minareyle Surp Giragos Kilisesinin yan,yana durmaları
barış olduğu anlamına gelmiyor...O yerlerin duvarlarında Tahir Elçilerin,Kürtlerin,Türklerin,Arapların
kanları var...
Ölenlerin üzerindeki kıyafetlerin önemi yok bebek! Ölümün,kanın iyisi
yoktur! Ölüm,ister Diyarbakır küçelerinde,ister dağların kuytuluklarında gelsin,sadece
düştüğü yeri değil de,hepimizi yakar ise belki barış galip gelir...Bizler bunu beceremedik bebek!
"Hoş geldin bebek"...Senin yolunu "sosyalizm,komünizm
filan" da beklemiyor...Güneşin fethine çıkan bizler yenildik bebek...Senin
yolunu savaşlar, kaoslar,ölümler bekliyor...Sana yaşanabilir bir dünya
bırakamadık,senden önce barışı öldürdük...
Sen Diyarbakırlı bebek; sana bu kadim şehrin tarihi dokusunu da
bırakamadık...Evli Beden de,Ben-ü-Sende,Kuş Pini yok artık;Tanklar,
toplar,hendekler,barikatlar var.
Evsel Bahçelerinde,On Gözlü Köprüde,Kırklar
Dağının Düzünde Celal Güzelses'ten türküler dinleyip,sevdalanmayı konuşacak
durum kalmadı bebek.Ölüme dair türküler söyleniyor artık...
Sana barış
zamanının Diyarbakır'ını yaşatamadık ya! Seni davul-zurna ile
"buke","zava" yapamadık ya! Çok hayıflanıyorum bebek.
Sen
ki;Ahmet Arif'in yeğenisin Adiloş Bebek...Belki de onun evinin önünde vurdular
seni...Bütün utancımızla sana güle,güle diyoruz Adiloş Bebek!
"Seni
baharmışsın gibi düşünüyorum
Seni Diyarbekir
gibi
Nelere,nelere
baskın gelmez ki
Seni düşünmenin
tadı"

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder