merhabalar,
31 ağustos 1982..Diyarbakır sıcak..Diyarbakır kavurucu.. Politik olarak da ısındıkça ısınıyor.Diğer illerden gelen haberler acı..Karışık duygular içindeyim..Sabah uyandım,işe gideceğim..kızım uyuyor.12 ağustosta İsfendiyar'la buluşacağız İstanbul'da..Arkadaşlarla görüşüp, bilgi toplayıp ,rapor haline getiriyorum.Bir gün önce Kara yollarının restoranında Müslüm Coşkun,Rıza Refah Budak,Kemal Seçkin ile birlikte yemek yeyip, sohbet ediyoruz polisin takibinden habersiz.Ertesi gün,Ofis semtindeki kayın pederimin evinden gölge tarafları seçerek,iş yerine doğru yürüyorum.(hala kendimize ev tutamamıştık).Ekinciler caddesinden geçerken bir evin duvarına yazdığımız eksik kalan yazılarımızı görünce güldüm.Yazılamaya ben,İsfendiyar,Taşkın birlikte çıkmıştık.Sabah namazına doğru evin balkonuna dayadığımız merdiveni Taşkın tutuyor,İsfendiyar yazıyordu.Önce balkonun alt kısmına İGD yazdı,üst kısma"HAYDİN,SOYGUNA,VURGUNA,TALANA" dedikten sonra balkonda ev sahibi uyuyormuş.Adam uyanınca yazıyı bitiremeden kaçtık."HAYDİN SOYGUNA ,VURGUNA,TALAN KARŞI 1 MAYISA/İGD"YAZACAKTIK.Ama yazı yarım kalınca şöyle oldu"HAYDİN,SOYGUNA,VURGUNA,TALANA/İGD"..Bu yazı bina yıkılana kadar öyle kaldı.Bu yazıya bakıp,gülerek iş yerime ulaştım..Hastaları muayeneye başlamıştım ki,hemşire hanım polislerin beni görmek istediğini söyledi.Odaya aldım...Kimlik belirlemesinden sonra,bir ifadem için onlarla gelmem gerektiğini ama,önce eve gidip arama yapmaları gerektiğini söylediler.Kapı gibi adamların arasında kısa boyumla kayboluyordum.Eve vardığımızda eşim,kızım,kayın validem,baldızım antrede oturuyorlar..Pek şaşırmadılar,bekliyorduk...Demek sonucu belli olmayan süreç başlıyordu.Arama yapıp evden çıkarken,hiçbir şeyden haberi olmayan 10 aylık kızım arkamdan ağlayarak benimle gelmek istiyor..Bilemezdi babasının dört sene sonra göreceğini.Bilemezdi babasının süliyetini unutacağını ve dört sene sonra karşılaştığında tanımayacağını.O şimdi doktor.Ama,o günkü gözyaşlarını,bakışlarını hiç...hiç..hiç unutamadım.Evden çıkıp polis arabasına binince başıma çuvalı geçirip yere yatırdılar...Nereye gittiğimi,neyle karşılaşacağımı bilmeden yol alıyorduk.Belli bir süre sonra indirdiler.Gözlerim bağlanmış halde bir odaya getirdiler.Niye getirdik seni diyorlar..İGD başkanı olduğum için diyorum...Onu biliyoruz,sen TKP yi anlat diyorlar..İnkar ediyorum..Vurmaya başlıyorlar toplu halde...İnkar ediyorum...Kızılcık sopalarıyla çıplak kollarıma vuruyorlar,kan fışkıran a kadar...İnkar ediyorum...kafamı ve ayaklarımı araba tekerinin içinden geçirip (69 deniliyor) sopalıyorlardı...Ayaklarım davul gibi oluyor,tuzlu suda bekletiyorlar....Seni biriyle karşılaştıracağız,ama sesini çıkartmayacaksın diyorlar..Çırılçıplak soyuyorlar,bir polis penisini çıkararak arkama geçiyor,tacizde bulunarak bir başka odaya geçiriyorlar..Hepsi görünmemek için arka tarafa geçiyorlar ve göz bağımı açıyorlar..Karşımda bir kişi oturuyor,gözleri bağlı..Tanıyorum:Yasin Keskin..İGD de beraber çalıştık..Partiye aldığım kişilerden değil..Kaç yıldır görüşmüyoruz.Balıkesir'de yaşıyor..Rahatlıyorum...Yasin'e anlat diyorlar..Yasin anlatıyor:"beni Mustafa Dağcı partiye aldı.Parti adımı Hüseyin Rahmi olarak koydu...vs"...Aynı pozisyonda tekrar işkence odasına aldılar...Soruyorlar..Yasin'in korkudan böyle söylediğini ifade ediyorum...Üzerime su döküyorlar..Omzuma bir kalas koyup,kollarımı dirseklerime kadar kalasa bağlıyorlar..Bir elimin serçe parmağına ve penisime kablo bağlayıp, kalası iki çelik dolabın üzerine köprü olacak şekilde kaldırıyorlar..Kalasa asılı sarkıyor-um...Elektrik veriyorlar..Avazım çıktığı kadar bağırıyorum..Elektrik veriyorlar..Kaslarımın her parçasını kerpetenle koparıyorlarmış gibi geliyor..Okuduğum kitaplar geçiyor aklımdan..Direme Savaşı,Seni Halk Adına Ölüme mahkum Ediyorum ve diğerleri...Yaşamanın okumayla alakası olmadığını görüyorum..Sağ elimin işaret parmağını dişlerimin arasında buluyorum...Dişlerim etlerime batıyor..bayılıyorum....

|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder